Makine öğrenmesi ve derin öğrenme, yapay zekâ alanında sıkça karşılaşılan iki kavramdır. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanılsa da aslında önemli farklılıkları vardır. Makine öğrenmesi, verilerden belirli kurallar çıkararak tahminlerde bulunurken, derin öğrenme sinir ağlarını kullanarak daha karmaşık desenleri keşfedebilir. Özellikle büyük veri setleriyle çalışıldığında, derin öğrenmenin avantajları daha belirgin hale gelir.
Yapay zekâ bir makineye ne yapacağını söylemektir; makine öğrenmesi ise ona kendi kendine nasıl öğreneceğini öğretmektir.
Pedro Domingos
Makine Öğrenmesi Nedir?
Makine öğrenmesi, bilgisayar sistemlerinin verilerden öğrenmesini sağlayan algoritmaların genel adıdır. İnsan müdahalesine gerek kalmadan, verilerden anlamlı sonuçlar çıkarabilen bu sistemler, genellikle denetimli, denetimsiz ve pekiştirmeli öğrenme olmak üzere üç ana kategoriye ayrılır.
Denetimli öğrenmede, model etiketlenmiş verilerle eğitilir ve daha sonra yeni veriler üzerinde tahmin yapabilir. Örneğin, bir e-ticaret sitesinde müşteri davranışlarını analiz ederek alışveriş eğilimlerini tahmin eden sistemler bu kategoriye girer.
Denetimsiz öğrenme, etiketlenmemiş veriler üzerinde çalışır ve verideki gizli desenleri keşfetmeye odaklanır. Kümeleme algoritmaları, müşteri segmentasyonu ve anomali tespiti gibi alanlarda yaygın olarak kullanılır.
Pekiştirmeli öğrenme, bir ajan aracılığıyla çevreden geri bildirim alarak öğrenme sürecini içerir. Oyun oynayan yapay zekâlar ve robotik sistemler, bu tür bir öğrenme yaklaşımından faydalanır.



Derin Öğrenme Nedir?
Derin öğrenme, makine öğrenmesinin alt dalıdır ve yapay sinir ağlarını temel alır. Çok sayıda katmandan oluşan bu ağlar, büyük miktarda veriyi işleyerek karmaşık problemleri çözebilir. Görüntü tanıma, doğal dil işleme ve otonom araç teknolojileri, derin öğrenmenin en sık kullanıldığı alanlardır.
Geleneksel makine öğrenmesi yöntemleri, genellikle özellik mühendisliği gerektirirken, derin öğrenme modelleri ham veriyi doğrudan işleyebilir. Örneğin, bir makine öğrenmesi algoritması, el yazısı tanımak için harflerin eğriliği ve köşeleri gibi belirli özelliklere ihtiyaç duyarken, bir derin öğrenme modeli doğrudan piksel verilerini işleyerek daha etkili sonuçlar üretebilir.
Temel Farklar
Veri İşleme: Makine öğrenmesi algoritmaları, genellikle manuel özellik mühendisliği gerektirirken, derin öğrenme ham veriyi doğrudan işler. Özellikle büyük ve karmaşık veri kümelerinde derin öğrenme daha başarılıdır.
Performans: Küçük veri setleriyle çalışırken makine öğrenmesi daha iyi sonuçlar verir. Ancak, büyük veri kümelerinde derin öğrenme modelleri daha yüksek doğruluk oranlarına ulaşabilir.
Donanım Gereksinimi: Makine öğrenmesi algoritmaları, genellikle düşük donanımlarla çalışabilirken, derin öğrenme GPU’lar gibi güçlü donanımlar gerektirir. Sinir ağlarının eğitim süreci daha uzun ve maliyetlidir.
Algoritma Karmaşıklığı: Makine öğrenmesi algoritmaları, daha anlaşılır ve yorumlanabilirken, derin öğrenme modelleri daha karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu nedenle, derin öğrenme modellerinin neden belirli bir karar verdiğini açıklamak zor olabilir.
Makine öğrenmesi ve derin öğrenme, birbirine bağlı ancak farklı yaklaşımlardır. Küçük ölçekli ve hızlı çözümler için makine öğrenmesi tercih edilirken, büyük veri ve daha karmaşık analizler için derin öğrenme devreye girer. Özellikle görüntü ve ses işleme gibi alanlarda derin öğrenmenin sunduğu olanaklar, günümüzde birçok sektörde devrim niteliğinde ilerlemeler sağlamaktadır.